Tarih ve Doğanın Buluştuğu Eşsiz Cennet Kekova
Kekova, Bizans imparatoru Constantinos zamanında Myra Patriği Aziz Nikolaos'un (Noel Baba) yaşadığı ve çalıştığı yerdir. Kilisesinin yanı sıra bir tiyatro ve Üçağız (Teimiusa), Kale (Simena) ve Çayağzı (Andreake) gibi tarihi ve kültürel yerler de burada bulunmaktadır.
Uzun yıllar Likya uygarlığı, Roma, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarının etkisi altında kalan kilisede bugün küçük yerleşim alanları bulunmaktadır.
Doğal güzelliklerinin yanı sıra antik ve tarihi eserlerin zenginliği de bölgeyi arkeoloji meraklıları için cazip kılmaktadır.
Bölge tarihi miraslarla çevrilidir: Likya dilinde yazılmış yazıtların bulunduğu mezarlar, Likya koyları, su altında kalmış bir mendirek ve yapı kalıntıları, su sarnıçları ve nekropol alanı kaya mezarları ve lahitler, ortaçağ kalesi içinde yontulmuş bir tiyatro, antik mezarlarla birlikte batmış bir rıhtım ve asırlık Osmanlı camileri antik kentte yer almaktadır.
İster mavi dalgaların üzerinden geçerek ister dağları aşarak ulaşılsın, modern ve geçmişin egzotik birleşimiyle çevrili kıyıdaki kale ve Çayağzı ile Üçağız, yarı batık kentiyle ziyaretçileri kendine hayran bırakıyor.
Adanın kuzeybatı kıyısında yer alan ve "batık şehir" olarak anılan kalıntılar, denizcilerin sayfiye yeri, gemi inşa ve tamir istasyonu olarak kullanılmış, bugün Kekova'nın en renkli köşelerinden biri olan bu şehir, MÖ 5. yüzyıldan beri ticari ve askeri bir merkez olarak kullanılmış.
"Yeryüzü Cenneti" olarak bilinen Kekova, 2000 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınmıştır.